12 Eylül 2012 Çarşamba

Yeşil Ekonomi : Kurt Mu? Kurtarıcı Mı?





Yeşil ekonomi, yeşil ekonomi… Nedir bu yeşil ekonomi?

Yeşil ekonomi, yeni ekonomi anlayışıdır. Özetle de klasik iktisadın temellerine insan ve doğa faktörlerinin de esaslı bir şekilde eklenmesidir. İnsan ve doğanın değerinin bilinmesi, kıt doğal kaynakların, insan refahının yükseltilip yoksulluğun azaltılmasında efektif ve optimal kullanılması bu yeni ekonomik anlayışın temelidir.

Konuyla ilgili biraz teknik bilgi topladık :


Yeşil Ekonomi, 2008 global krizinin ardından mevcut iktisadi sisteme alternatif olarak önerilen bir iktisadi sistem. İktisadın temel amacı insan refahını arttırmak ve neo klasik iktisadın dayandığı temel de, insan refahının artması için gelirin artması gerektiğidir. Oysa “yeşil ekonomi” refahın, gelirin artması yanında “sosyal” ve “ekolojik” boyutlarının da olduğunu söyler.[1] Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) yeşil ekonomiyi, “çevresel riskleri ve ekolojik kıtlığı azaltırken insan refahının ve sosyal eşitliğin iyileştirilmesi” olarak tanımlamaktadır. UNEP; “Yeşil Ekonomi” kavramını; tekrarlanan enerji, iklim, çevre, gıda ve finans krizlerinin sebebinin “sermayenin aşırı ölçüde yanlış tahsis edilmesi” olduğu argümanına dayanarak geliştirmiştir.[2]

Bir kurtarıcı gibi görülen yeşil ekonomi, sürdürülebilir kalkınma kavramının tartışıldığı Birleşmiş Milletler ‘in 1992 yılında Rio’da yapılan Çevre ve Kalkınma Konferansı’ndan tam 20 yıl sonra 2012 Haziran’ında aynı yerde ve aynı toplantının gündemiydi. Toplantının sonuç metninde yeşil ekonomi, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun azaltılması kavramlarıyla birlikte değerlendirilmekte ve hedef, kalkınmanın daimiliği, yoksulluğun azaltılması ve ekosistemin korunması olarak belirlenmektedir. Sürdürülebilir kalkınmada her ülkenin farklı yöntem, yaklaşım ve metodlarının olabileceği belirtilerek belli bir esneklik de sağlanmıştır[3].

Tanımlardan da gördüğünüz gibi, hep insan ve çevre odaklı ifadeler ve bu kısmı insanı umutlandırıyor. Ancak aşağıdaki esaslı eleştiri de hepimizin kafasını karıştırıyor :

“’Yeşil ekonomi’ mi dediniz? Bu, sömürgeciliğin yalnızca yeni bir biçimi.”

Bu sözleri Bolivya devlet başkanı Evo Morales, Rio Zirvesi’nde söylüyor!

“Kuzey ülkeleri çılgınca, âlem yaparcasına her şeyi tahrip ederek zenginleşiyorlar, sonra da güney ülkelerine dönüyorlar ve onları dikkatli olmaya davet ediyorlar. Çevresel bahaneleri kullanarak bizlerin ulusal politikalarını yargılamak ve yönlendirmek istiyorlar.”

Belki de haklı. Belki de bu yeni kavram, sadece kemikleşmiş sorunları “yeşile boyama” ve bu şekilde örtbas etme çabası.




Bugün dünyada 1 milyarın üzerinde AÇ insan var (FAO –Dünya Tarım Teşkilatı verileri) ve sürdürülebilir kalkınmayı önerenler, o 1 milyar insanı AÇ bırakacak kadar ÇOK tıkınanlar, tüketenler!





2 yorum:

  1. Hardt ve Negri'ye göre küresel bir savaş olan ve Üçüncü Dünya Savaşı olarak adlandırılan dönemin çöküşünün (1989- 1991)ardından içinde bulunulan soğuk savaş dönemini Dördüncü Dünya Savaşı olarak düşünürsek (savaş halinin sonu gelmez bir olgu olduğundan ve sadece şeklinin değiştiğinden hareketle), sömürgeciliğin bugün hala devam ediyor olduğunu ve işaret ettiğin bu türden yasal ve meşru kanallar aracığıyla, ekonomik, kültürel ve siyasi bağlamda "gücün, küresel düzeyde yeniden yapılandırılması" üzerine oynanan oyunlardan sadece biri olduğunu söyleyebiliriz kanımca.. Çok güzel bir konuya el atmışsın, devamına sağlık diyelim ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim..Temelinde ve sağlayacağı fayda açısından "insana dair" her konu ilgi alanımızda, değerli yorumlarınızın devamını dilerim :)

      Sil