17 Aralık 2014 Çarşamba

EVEREST'E TIRMANMAK MI, 2-3 YAŞ ÇOCUĞUNA LAF ANLATMAK MI?


Günaydın! Bazen çocuklara söz dinletebilmek nasıl da imkansız değil mi? Hele 2-3 yaş çocuğu ise J Korkunç 2 diye de adlandırılan 2 yaş sendromunu, -ama hafif ama şiddetli- her anne mutlaka  'tadacaktır'.  Bağırmak çözüm değil, öyleyse aşağıdaki uyarılara kulak verin :

 2-3 yaş arası çocuklarınızla iletişimin 10 kolay yolu  (*)

1. Sakinleşin :

Sinirli davranış ve ses tonunuz varsa sizi kimse dinlemeyecektir. 10 saniye durun ve derin bir nefes alın. Hem kendinize hem de çocuğunuza sakinleşmek için zaman verin.

2.  Sinirli veya Yüksek Bir Sesten Kaçının :

Bütün insanlar, bağırıldığında ya da gergin bir sesle konuşulduğunda, doğal olarak  savunma durumuna geçerler. Bunun yerine sakin bir sesle ve çocuğunuza adıyla hitap ederek, basit istekler yöneltin. Bu onların daha az tehdit altında hissetmelerini ve dinlemeyerek cevap vermeye daha yatkın olmalarını sağlayacaktır. 

3. Göz Hizasında Konuşun :

Çocuklarınıza yukarıdan bakmak, ve gözlerinizde sert bir ifade ile buyurmak, sindirmek ve bastırmak için iyi bir yöntemdir ama sözünüzü dinletmek için değil. Bunun yerine çocuğunuzun boy seviyesine inin ve yumuşak bir sesle 'lütfen gözlerime bak' deyin. Onları konuşmada katmaya çalışıyorsunuz ve dinlendiklerini hissetmelerini sağlamalısınız.

4.  Kısa ve Tatlı Konuşun :

İsteklerinizin hepsini bir anda sıralamayın.  Aynı anda sadece bir istekte bulunun ve direkt olun. Mümkünse tek cümlede ifade edin. 

5. Olumsuz İfadelerden Kaçının :

İlk anda 'hayır' demek daha kolay gelebilir. Bunu yapmazsan şunu yiyemezsin, koşma, vurma, duvarlara yazı yazma gibi çok olumsuz ifade.  O nedenle bir dahaki sefere  “Koşmak yok!” diye azarlayacağınıza, “Koşmak yerine yürüyelim” demeyi deneyin.  İçinde hayır olmayan sözlerle isteklerinizi anlatın.  Her seferinde  “hayır” duymazlarsa gerçekten hayırı kullanmanız gerektiğinde vermeleri gereken tepkiyi verip sizi dinleyeceklerdir.   

6. 'Eğer' Kelimesini Kullanmayın :

“Bunu yaparsan… bu olur” yerine “ne zaman” kelimesini kullanın.   “Ne zaman oyuncaklarını temizlersen o zaman dışarı gidebiliriz.”  “Ne zaman,” sizin onlardan size uymanızı beklediğinizi anlatır, oysa   “eğer”, onlara uyma ya da uymama seçeneği verir. 

7. Seçme Şansı :

Çocuklara seçme şansı vermek onların kendilerini daha güçlü hissetmelerini sağlar ve yapılması gereken görevin bir parçası olmalarını kolaylaştırır.  

8. Seslendirmelerine Yardımcı Olun :

Yeni bir şey öğrendiğinizde onu yüksek sesle tekrarlamak beyninizde yer etmesi için en iyi yöntemdir. Çocuk yanlış yaptığında ise, onun neyin yanlış olduğunu anlamasını istersiniz.  Yanlış yaptıklarında kendilerine neden öyle davranıldığını anlamayabilirler. Ne olduğunu anlatın ve yaptıklarının sonuçları olebileceğiniz de söyleyin.   'Özür dilerim anne, sana bir daha vurmayacağım' ı söyleterek yaptıkları için özür dilemelerini sağlayabilirsiniz.   

9. Sözünüzün ve Uyarınızın Arkasında Durun :

Eğer çocuğunuza oyuncaklarını fırlatırsa dışarı çıkamayacağını söylerseniz MUTLAKA sözünüzün arkasında durun ve tekrar yaparsa dışarı çıkmasına izin vermeyin. Eğer oyuncaklarını saçtığında dışarı çıkmasına izin verirseniz çocuk sizin söylediklerinizi kastetmediğini düşünür. Asla boş uyarılarda bulunmayın, içi boş sözler söylemeyin. 

10. Tartışma veya Çatışmalarınızda Seçici Olun :

Çocuğunuzun yaptığı her hatada çatışmanız gerekmez. Çocuklar kendi başlarına da karar verebilmelidir. Yeter ki anne babalar, çocuklarının neleri yapmasını istemediği konusunda mutabakata varsınlar. Böylelikle anne babalar, çocuklar anne babadan birinin tolere edebileceği ama diğerinin hoşlanmayacağı bir konu olduğunda önemsiz çatışma ve tartışmalardan da kaçınmış olurlar. 

11. Özür Dilemekten Korkmayın :

Bazen, hatta ÇOĞU zaman, bizlerde hata yaparız ve yüksek sesle bağırıp azarlayabiliriz, ya da çocuğumuza haksız davranabiliriz. Bu durumlarda çocuğunuzdan özür dilemekten korkmayın. Çocuğunuzda hata yapıldığında onu düzeltmeye çalıştığınızı görmeli ve öğrenmelidir.
 

Bunların hepsini aynı anda yapamazsınız. Yavaş yavaş günlük hayatınızın bir rutini haline getirin. Alışkanlık haline geldiğinde her iki taraf için de faydalarını görecek ve çocuğunuza nasıl davranırsanız onunda size öyle davrandığını gözlemleyeceksiniz.
 
(*)www.tipsaholic.com sitesinden çeviren : Tots&More Organik Bebek Giysileri

 

16 Kasım 2014 Pazar

BABANIN DOĞUM ÇANTASINI UNUTMAYIN!




 
Doğum bir kadın için yaşadığı en mucize andır. Bir çok kadın, bebeği doğup onu kucağına aldığı o ilk anı, yıllar geçse de aynı tazelikte anımsar. Olağanüstü yoğun duygular vardır o anda.

Annelik;  merhamettir, şefkattir, kaygıdır, özendir, kendini ikinci sıraya koymaktır, burnumuzun her daim sızlamasıdır, gözümüzün hemencecik yaşarabilmesidir.

O mucize 9 ay nasıl da heyecanlı bir bekleyiştir, değil mi? Bu sürecin sonlarına doğru her annenin bir rutini vardır : Hastane çantası hazırlamak! Bu çantada anne ve bebeği için neler olmalı her anne çok iyi bilir, değil mi? Peki ya bu süreci anne ile beraber yaşayan baba için bir hastane çantası düşündünüz mü hiç? Pek çoğumuz için bu sorunun cevabı ; hayır!

Babaları unutmayalım. Hastanede annenin yanı başında, her daim ilgisini ve  sevgisini gösteren babalara da bir hastane çantası yapalım-, nasıl fikir?
 
Peki babaların doğum çantasında neler olmalı?

 1)      Yastık
Babanın yastığı, seyahat tipi bile olsa, rahat olmalı. Bırakın hastanelerin dümdüz yastıklarını, babanın çantasına seveceği gibi bir yastık koyun.

2)      Atıştırmalıklar
Erkekler bayılır! Kafeteryaya veya otomat makinelere gidemeyecek olan babalara, kuru et, peynir, ekmek, granola bar, protein bar, fındık-fıstık, kraker, kuru meyve vs..bulunsun çantada. Tekrar aşık olacak size J 

3)      Yedek gömlek ve tişört
Hastane odasına ziyaretçiler, doktorlar, hemşireler girip çıkacak. Eeee, çiçeği burnunda babamızın da şık olması gerekir değil mi?

4)      Sweat shirt veya pijama
Ah bu hastane odaları, geleni gideni gece de bitmez değil mi, şıklık devam J

5)      Havlu
Evet hastane bunu sağlıyor ama kendini özel hissedeceği bir ekstra havlunun nesi fena?

6)      Şort/Mayo
Hastane odasında duş almak gerekirse, kendini bir şort ya da mayo ile daha rahat hissedebilir.

7)      Laptop, tablet veya buna benzer şeyler
Odada kimse dolaşmasın, dinlenmek ve sessiz ortam istediğimizde,  babamızın da bir köşede birşeyle meşgul olması iyidir.

8)      Telefon numaraları listesi
Doğum gerçekleştiğinde, derhal aranacaklar, ikinci derecede aranacaklar, mesaj atacaklar şeklinde gruplanmış bir telefon rehberi işleri kolaylaştıracaktır.

9)      Tuvalet çantası
Diş fırçası, diş macunu, parfüm, şampuan, nemlendirici.. Bakımlı babamız!

10)   Terlik
Hastane odasında kullanmak için rahat edebileceği bir terlik, Türk babalarının olmazsa olmazı.


Veee…babaya şu soruyu sormak hiç de fena olmaz : Babacık, istediğin herhangi ekstra bir şey var mı J
Mutlu ve sağlıklı doğumlar tüm hamile annelere..

 www.whilehewasnapping.com sitesinde çevrilerek geliştirilmiştir.

 

 

16 Ekim 2014 Perşembe

ALKIŞLAR PUMA'YA! PUMA Eco-Table




Bugün bir ayakkabı kutusu açtım; hazine bulmuş gibi sevindim!

Beni bu kadar sevindiren ayakkabı Manolo Blahnik değildi.

Beni bu kadar sevindiren ayakkabı bir PUMA idi.

Bu alışveriş ile, bu kırmızı üzerinde beyaz pumalı kurumsal kimliği olan ayakkabı markasının, aslında ne kadar çevreci ve doğa dostu olduğunu da öğrenmiş oldum.

Etkilendim!

Hemen araştırdım ve güzel şeyler öğrendim hakkında, buyrun paylaşalım :

1924 yılında Almanya’da kuruluyor. Kurucusu Rudolf Dassler isimli bir Alman. Enteresanlık burada başlıyor, çünkü Rudolf Dassler’in kardeşi Adolf Dassler de Adidas’ın kurucusu. İki dünya devi markayı yaratan iki kardeş!

Puma yöneticilerinin Reuters’e verdikleri bir beyanatta, “sürdürülebilirlik” (bugünkü nesillerin ihtiyaçlarının, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini tehlikeye sokmaksızın karşılanabilmesi) kavramının, kendileri için bir mega trend olduğunu belirten şirket yetkilileri, biodegradable (doğada çevreye zarar vermeden çözünen) ayakkabı ve giysi yapmanın, hem daha iyi bir dünyaya katkı, hem de kendileri için rekabet avantajı sağladığını da ekliyorlar.

Biodegradable ayakkabı ve giysiler, doğada 6 ay gibi kısa bir sürede çürüyor ve gübre haline dönüşüyor. Sneakerların tabanları doğada çözünen plastikten ve üst kısımları da organik pamuk veya ketenden üretiliyor.

PUMA’nın sürdürülebilir üretim yaklaşımında kullandığı, PUMA eco-table’da yer alan ve sembollerle ifade edilen hususlar aşağıda :

 

01. Sorumlu üretim,

02. Kar paylaşımı,

03. Geri dönüştürülmüş materyal,

04. Geri dönüştürülebilir program,

05. Doğada çürüyen materyal,

06. Sürdürülebilir üretim süreci,

07. Yenilenebilir enerji,

08. Sürdürülebilir fabrika,

09. Doğa dostu boyama ve/veya baskı,

10. Geri dönüştürülmüş lastik kullanımı,

11. Kromsuz tabaklanmış deri kullanımı,

12. Geri dönüştürülmüş pamuk kullanımı,

13. Materyallerin çoklu kullanımı (poşet vb),

14. Dönüştürülmüş poliproplen (otomotiv sektöründen tutun da, eşya ve yiyecek paketlenmesinde kullanılan materyallerin hammaddesi),

15. Doğal elyaf kullanımı,

16. Geri dönüştürülmüş kağıt kullanımı,

17. Organik pamuk kullanımı,

18. Pençe izini azaltma (insanlardaki karbon ayak izinin pençeli hayvanlardaki karşılığı- bu arada ortalama ölçülerdeki bir köpeğin, bir SUV araç kadar çevreye karbon saldığını biliyor muydunuz?),

19. Güneş enerjisi kulllanımı,

20. Yenilenebilir materyal,

21. PVC içermeyen ürün,

22. Afrika pamuğunu tercih,

23. Barış gününün desteklenmesi,

24. Geri dönüştürülmüş polyester kullanımı,

 

Kaynakları, hoyrat kullanmaya devam ederse insanoğlu, yaşadığı gezegenin sonunu çok hızlı bir şekilde getirecek. Yaşamımızı sürdürebilmemiz için hayati öneme sahip doğal kaynaklar, nüfus artışı ve hızlı tüketim alışkanları ile hızla tükeniyor. Bunun bilincinde olmak, çocuklarımıza güzel bir kalıt bırakmak için elimizi çabuk tutmamız gerektiğini artık anlamak gerekiyor. Bu amaç, herkes ve her kurum tarafından bir görev haline getirilmelidir. Sosyal sorumluluk bilinci bunu gerektirir. Kurumlar, kar etmeyi amaçladığı şekilde, bu amacını, insanı ve doğayı merkezlerine koyacak şekilde revize edecek önlemleri de almalıdır.

Puma, bu amacı görev edinmiş, öncü kurumlardan biri olarak, takdiri hakediyor. Tüketicinin de bu takdiri, Puma ürünlerini tercih ederek göstermesi vereceği en iyi karşılık olacaktır.

Teşekkürler Puma’ya ve aynı hassasiyeti ve farkındalığı taşıyan ve yaşatan diğer kurumlara..